20 Ağustos 2014 Çarşamba

Once - 2006



Film Türü : Müzikal, Drama, Duygusal
Film Süresi : 85 dk.


   John Carney'in yazıp yönettiği Once, 'Falling Slowly' şarkısı ile 80. Oscar ödül töreninde en iyi orjinal şarkı ödülünü aldı. Filmin başrollerinde The Frames grubunun İrlandalı solisti Glen Hansard ile Çek Cumhuriyeti asıllı müzisyen Marketa Irglova oynamaktadır. Bu ikilinin aynı zamanda The Swell Season adını verdikleri bir grubu bulunmakta. Filmde, gruplarıyla aynı adı taşıyan ilk albümleri The Swell Season'ın şarkılarını dinleme fırsatı buluyoruz. Küçük bir not; ayrıca Bob Dylan'ın biyografisi olan I'm Not There isimli filmin müziklerinden biri olan; You Ain't Goin' Nowhere, bu ikiliye aittir.

 
(Aklımdan çıkmayan 'Falling Slowly' sahnesi)


   Not: Filmde isimler geçmediğinden, kendilerinden Glen ve Marketa diye bahsedeceğim.
   İlk sahnedeki müzikle ve Glen'in, parasını çalmaya çalışan bir ayyaşla girdiği diyalogla film bizi başta yakalamayı başarıyor zaten. Glen, babasının elektrikli süpürge tamiri dükkanında çalışmakla beraber, sokaklarda gitar çalarak geçimini sağlayan bir arkadaşımızdır. Bir akşam, kendinden geçmiş bir şekilde boş sokaklara şarkısını söylerken Marketa adında meraklı bir kızın sorularına maruz kalır. Marketa'nın doğal ve cana yakın yapısı sayesinde ikilinin samimileşmesi pek uzun sürmez. Glen, Marketa'nın piyano çalma yeteneğinden çok etkilenir ve kendisine birlikte müzik yapmayı teklif eder. Böylece ikilimizin ilk stüdyo kaydına kadar olan serüveni başlamış olur. 



(Tanışma sahnesi)


Kişisel



   Gerçekten 'mükemmel' diye nitelendirebilirim şarkıları ve filmi. Muhtemelen filmi izlerken, gerek ikilinin doğallığı, gerekse muhteşem sesleri ve şarkılarıyla geçmişinizdeki serüvenlere gideceksiniz. Belki de şu ankine benzer şikayetlerde bulunup, o zaman sıradan olarak nitelendirdiğiniz serüvenlerinize... Gelecekte olacağını düşündüğünüz şeylerin, olana kadar geçen zamanda konsantre olduğunuz olmayış sayesinde, şimdiki zamanın gerisinde kalan serüvenlerinize... Belki de bir mucize olacak ve bir an bile olsa şu anın da bir serüven olduğunun farkına varacaksınız. Farkına varıp, gördüğünüz rüyada bir an durup, kafanızı kaldırıp, kendinize bakacaksınız. Evet bu kıvılcıma sahip bu film. İyi seyirler...










Bu Filmi Beğendiyseniz





14 Ağustos 2014 Perşembe

Blade Runner - 1982





Film Türü : Bilim-Kurgu,Drama
Film Süresi : 117 Dk.


   Discovery Science kanalında da sıkça karşımıza çıkan, bilimkurgu dehası Ridley Scott'un Alien efsanesinden üç sene sonra vizyona girdi Blade Runner Philip K. Dick'in 'Android'ler Elektrikli Koyun Düşler mi?' isimli kitabını temel alan senaryoyu, Hampton Fancher ve David Peoples yazmıştır. İnsanlık felsefesi hakkında izleyiciyi düşündürmeye zorlayan bu filmin başrolünde, Star Wars ve Indiana Jones filmleriyle henüz şöhretinin zirvesine ulaşmış olan Harrison Ford  var. Harrison Ford'a, Rutger Hauer ve Sean Young eşlik etmektedir. 28 milyon $ bütçesi olan film, hasılatı ile hayal kırıklığı yaratmıştır.
   Film çekildikten sonra yapımcı şirket ile papaz olan Ridley Scott, daha sonra birkaç ufak tefek gibi gözüken ancak büyük önem taşıyan değişiklik ile, filmi Director's Cut adıyla birkez daha piyasaya sürdü. Film geç de olsa, hakettiği ilgili bu dönemle birlikte bulmaya başladı.

   21. Yüzyılın başlarında Tyrell Şirketi, robot evrimini Nexus aşamasına ulaştırmıştı. Bu robotlar neredeyse insana özdeşti ve kopya (replicant) olarak biliniyorlardı. Nexus 6'lar, güç ve çeviklik bakımından, onları yaratan genetik mühendislerinden üstün ve en az onlar kadar zekiydiler. Kopyalar, dünya dışında diğer gezegenlerin tehlikelerle dolu keşif ve kolonileştirme sürecinde kullanılıyorlardı. Bir Nexus 6 savaş timinin, bir kolonide çıkardığı isyandan sonra kopyalar dünyada yasadışı ilan edilerek ölüme mahkum edilmişlerdi. Blade Runner adı verilen keskin nişancı timi dünya sınırlarına giren bütün kopyaları öldürmekle görevlendirilmişti. Buna infaz değil, emekliye ayırma deniyordu.

   Film 2019 Los Angeles'inde geçmektedir ve dünya üzerinde bulunup emekliye ayrılması gereken dört kopya vardır. Kopyalar, bir genetik bozukluk sebebi ile dört yıllık bir yaşama sahiptirler ve yapay hafızalar yüklenerek yaratılırlar. Sonradan kopya olduğunu anlayan ve erken ölümlerine bir çare bulmak isteyen bu dörtlü, yaratıcıları olan Dr. Eldon Tyrell'in peşine düşer. Polis biriminde yüzbaşı olan Bryant da, bu dört kopyayı emekliye ayırması için, artık bir Blade Runner olarak hayatını sürdürmek istemeyen Rick Deckard'ı (Harrison Ford) görevlendirir ve Rick, isteksiz de olsa bu görevi kabul eder. 



( All those moments lost in time, like tears in rain )


Kişisel



   Buddha der ki; zehirli ok yemiş bir insan, okun nasıl bir zehire batırıldığını ya da nereden geldiğini düşünmez. Okun bir an önce çıkartılıp yarasının iyileşmesini ister. Tıpkı doğduğu andan itibaren ölüme doğru adım adım giden insan gibi..
   'Madde bağımlılığı' nı sadece alkol ve uyuşturucudan ibaret sanıyoruz. 'Bir' olabilmemiz için hep bir tehdit, bir ezilme sözkonusu olması gerek malesef. Eşitlikle ilgili birçok şey yazıp çizebilir ve söyleyebilirim, ancak şu an gözünüzde insanların farklı farklı sınıflarda olması, benim yazacaklarımı kaale almanızı engeller; o yüzden herşeyin zamanı var. Makinenin ve robotun bilince erişmesiyle ilgili sayısız film izledik. Bakalım üstümüzdeki bu kostümle, biz ne zaman bilince erişeceğiz. Kesinlikle sıradan bir film değil Blade Runner. İyi seyirler..



(It's too bad she won't live. But then again, who does ?)






Bu Filmi Beğendiyseniz