Önsöz
Filmleri kullanarak paylaştığım düşüncelerimin bir kısmını, bu sefer filmsiz paylaşacağım. Yalnız bu yazıyı İrfan yazmış gibi değil de, yazıyı özneleştirerek okumanızı rica ediyorum. Amacım İrfan'ın birşeyler başarması değil, çeşitli bedenlerdeki benin mutluluğudur. Bunun da sürekli bir farkındalık ile olabileceğini; en azından başlayabileceğini düşünüyorum.
Bu yazının en önemli özelliği, hiçbir şey vaat etmiyor ve iddaa etmiyor oluşudur. Eğer daha mantıklı bir düşünceye sahipseniz, bunu sadece kendi fikrinizle karşılaştırıp, kendinizinkini sağlamlaştırmak için kullanabilirsiniz. Mantıklı geliyorsa, benimseyin ve belirli aralıklarla okuyun, daha iyisini bulduğunuzu düşündüğünüz anda ise atın çöpe gitsin.
***
Hor Gören: Varlık başlarda, gözle gördüğünden ötesini düşünmez. En büyük özelliği, adapte olmasıdır; zihin tembelidir insan varlığı. Bir bilgiyi öğrendiğinde, yeni öğrendiğini, bu bilgiye daha önce sahip olmadığını unutur; bu bilgiye sadece kendisinin sahip olduğunu ve herkesin de sahip olması gerektiğini düşünür. Sahip olduğu bilgiyi, bazen bir olay yaşayıp, mantığıyla karşılaştırarak elde eder (ki bu daha sağlam olandır), bazen de zihin tembeli olduğu için, ona sadece birşeyin doğru olduğu söylenmesi yeterlidir. Bu bilgiyi zıttıyla karşılaştırıp, mantığını devreye sokmaya üşenir. Unutmuştur bu sahiplikten öncesini; hemen bunlara sahipken hissettiklerine adapte olmuştur. Artık onun için mutlak doğru, onun öğrendiğidir, başka bir doğru olma ihtimali yoktur. Bunlardan ötürü, bu bilgiye ya da bu bilgi sayesinde sahip olduğu maddi varlıklara sahip olmayanları hor görür. Bu hor görme sebebi, hor gördüğü insana bakarken, aslında onu bu hale getirenin de kendisi olduğunu farketmeyişidir.
Hor Görülen; farklı düşündüğü ya da kısaca farklı olduğu gerekçesiyle hor görülmek, ilk olarak insan varlığının, korunma içgüdüsüyle fevri tepki vermesini tetikler (agresifleşme vb. davranışlar). Bu tarz tepkiler, dışa vurulsa da, bastırılsa da, insan varlığına kendini kötü hissettirecek duygular kazandırır. Bu duygu onun, ona söylenen şeyin doğru olup olmadığını düşünme, kendisininki ve başkalarının fikirleriyle karşılaştırma ihtimalini çok çok azaltır. Dolayısıyla o da, rencide olmuş biri olarak, ona söylenen şeyin doğru olabileceğini reddederek, kendisini, görüşlerini ortak bulduğu insan varlıklarına yaklaştırır. Varlığını bir şekilde hissettirmek, kabul ettirmek istiyordur insan varlığı. Hor görülmenin verdiği eziklikle ve varolduğunu hissettirme isteği ile, bazı kendi fikirlerinin doğruluğunu ıspatlamaya çalışır ve hemfikir ollduğu insan varlıklarıyla birlikte olur. Bu ıspat çabası, hor görüldüğünde hissettiği duyguyu bastırma, yok etme çabasıdır. Varoluşunu hissettirmek çabasıdır. Sahip olmadığı şeylerden dolayı hor görüldüğünde hissettiği duygu o kadar yoğundur ki, her fikir beyanı, onun, fikirlerinin aslında yanlış olmadığını ıspatlama, varoluşunu hissettirme çabasıdır (ki bu davranış, onu hor gören insanlara daha da itici gösterecek, iyice dışlanmasına sebep olacaktır). Dışlanan insan varlığı, kendini değersiz hissederek, kendini sevmemeye başlar. Her eyleminde, bir doğrusunu kabul ettirme çabası gitgide hissedilmeye başlanmıştır. Bu çaba; her başarısız olduğunda, yani her farklı fikirde insan varlığı gördüğünde veya onu hor gören kişiye benzer özelliklerde bir insan varlığı gördüğünde onu çeşitli sebeplerden dolayı hor görmesini sağlar. Eğer hor gördüğü kişi veya kişiler azınlıksa, o hor görülen de aynı duygulara sahip olmaya başlar. Bu durumu; hemfikir çoğunluğun hor görüşü başlatmıştır. Yani her hor gördüğümüzde biz başlattık. Her hor gördüğümüzde, karşımızdakinin, bizim fikrimizi mantıklı bir şekilde düşünerek yorumlamasına engel olup, kendisinin, onda oluşturduğmuz kötü duyguyu yoketmek için tamamen farklı fikirler üretmesini sağladık. Her sınıflandırma yaptığmızda, yeni bir sınıf çıkardık ve bunların hepsini gerçekleştirenin kendimiz olduğunun farkına varmaktan uzaklaştık. Yani hor gören de, hor görülende aynı insan, yani biziz, insan varlığı.
Süregelen yaşamda, bunların sürekli farkında olabilmek, bir insan varlığının manevi olarak zengin olduğunu gösterir. Her kendine doğru gelmeyen bir olayda, fevri tepkiler vermeye müsait bir insan kostümüne sahip olan varlığımız, bu sürekli farkındalıkla, kostümünü terbiye edebilecek; bu sürekli farkındalığa sahip olmayan, maneviyat fakiri insan varlıklarını hor görmeyip, kendi servetinden yararlanmasında bir sakınca görmeyecektir.