Film Türü : Bilim-Kurgu,Drama
Film Süresi : 87 Dk.
Richard Schenkman'ın yönetmenliğini üstlendiği The Man From Earth, Jerome Bixby tarafından yazılmıştır. Türü bakımından orjinal bir filmdir The Man From Earth. Başrol olarak tek yazabileceğim isim ise kuşkusuz David Lee Smith'tir. Kendisini daha önce; Fight Club ve Zodiac gibi kaliteli filmlerde, çok da büyük olmayan rollerde izleme fırsatı bulduk. Çok düşük bütçe ile yapılan bu film, felsefe ile ilgilenenlerin baya bir hoşuna gidecektir.
Film aynı 12 Angry Man gibi, bir odada geçiyor. Bir öğretim görevlisi olan John Oldman (David Lee Oldman), sebepsiz yere görevinden istifa etmiştir; gitmeye hazırlanırken, meslektaşları onu hazırlıksız yakalar ve ondan bir açıklama beklerler. Başlarda açıklama yapmaya yanaşmasa da, daha sonra ikna olur ve olağanüstü hikayesini arkadaşlarıyla paylaşmaya karar verir. Tarihten bahsederken, bilgisiyle büyük takdir toplar ve bunun kaynağını sorduklarında ise, kendisinin 14.000 yıldır yaşayan bir mağara adamı (Cro-Magnon) olduğunu söyler. Odada onunla beraber, hemen her türlü bilim dalında (arkeoloji, teoloji, psikoloji, biyoloji, antropoloji, sosyoloji) uzmanlaşmış meslektaşları bulunmaktadır ve onu meraklı sorular karşısında zor bir sınav bekler.
Kişisel
Fantastik ? Olağan dışı ? Peki nedir olağan ? Bana söylenen şeyler mi ? Bana söylendiğinde, sırf söylendiği için inandığım şeyler mi ? Evet burada malesef dogmatik inançlarımızdan bahsediyorum. Bize sırf sorgulamamızın yasak olduğu söylendiği için sorgulamadığımız inançlarımızdan; sözde o kadar çok değer verdiğimiz, aksini yazanı hor gördüğümüz, ancak üzerinde hiç düşünmeye değer bulmadığımız o değerli inançlarımızdan. Evet farkındayım; dışarıda gördüğümüz oyuncaklarımızın eğlenceli olduğunun farkındayım; ilgi görmemize sebep olacak maddi varlıkların keyifli olduğunun farkındayım; ama var olan şeylere neden ve nasıl sorularını sormamızı unutturacak kadar mı eğlenceli ? Hatta o kadar dogmatik inançlara sahibiz o kadar bağnaz kişilikleriz ki, sırf alınmayıp okumaya devam edelim diye, yazarken birinci çoğul şahıs kullanıyorum. Bir suçlama anlamı taşımasın diye. Evet mütevazi olmaya çalışıyorum.
John Oldman 14.000 yaşında bir Cro-Magnon; Edith de onun söylediklerini küfür olarak nitelendiriyor. Varsayalım ben John'um, siz de Edith. Ben 14.000 yıldan daha fazla zamandır var olduğumu iddaa ediyorum, her seferinde sıfırlanan bir hafızayla yeniden var oluyorum, hatta şu anda farklı gözlerden bu yazıyı okuyorum ben. Evet insan adını verdiğimiz bir kostümle varlığımın doruğuna ulaşıyorum belki; bu kostümle oluşturduğum etik kurallarıyla boğuşuyor, yine bu kostümle yarattığım maddiyatın içine düşüyor, kayboluyorum ben. Adapte olmaya programlanmış bu kostüm; bunları düşünmedikçe unutup gidiyorum. Bazen sevdiğim bir insan ölüyor, birkaç gün düşünüyorum; sonra dışardaki oyuncaklar beni çağırıyor, yine oynamaya gidiyor, unutuyorum beni. Yine bazen aşık oluyor, mutluluğun doruklarını maneviyatta buluyorum; sonra yine geçici zevklerle oynamak için onu da çöpe atıyor, nasıl gerçekten mutlu olduğumu unutuyorum. Şimdi bunları başka bir gözden okuyan bana, bunlar belki saçma, belki küfür gibi geliyor; ama ben iddaa etmiyorum hiçbir yazdığımın doğru olduğunu, sadece İrfan'a mantıklı geliyor bunlar, başka gözle okuyan bende daha mantıklısı varsa, ne şanslıyım ben! Yeter ki 'neden' sorusunu sorsun herşeye insan varlığı; kapılıp gitmesin gözle gördüğüne, tapınmasın kendi yarattığına. İrfan hor görülse ne olur ? Yeter ki farkına varınca sen, Will gibi kalpten gitme.
Fragman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder