Film Türü: Animasyon, Drama, Fantastik.
Film Süresi: 99 Dk.
'Hayata Uyanmak' olarak Türkçeye çevirilen Waking Life filmini Before Sunrise-Sunset-Midnight üçlemesi, Boyhood gibi filmlerin de yönetmeni olan başarılı yönetmen Richard Linklater yönetmiştir. Ethan Hawke (Before Sunrise, Before Sunset, Before Midnight, Boyhood, Gattaca), Julie Delpy (Before Sunrise, Before Sunset, Before Midnight) gibi isimlerin de bulunduğu filmde bir başrol oyuncusundan söz etmek çok zor. Ayrıca Richard Linklater, kızına bu filmde de bir rol vermeyi unutmamış. Alışıldığın dışında bir film ve animasyon olmasına rağmen film türüne 'fantastik' yazarken biraz düşündüm açıkçası. Noah ve Exodus gibi filmler fantastik olarak anılmazken bu filmin ne kadar fantastik olduğu sizlerin takdirine kalmış.
Öncelikle bu filmi yazıp yazmamak konusunda kararsız kaldığımı belirtmeliyim. Çünkü yazmaya başladığım anda biliyorum ki yapacağım şey, çok güzel bir müziği farklı notalarla anlatmaya çalışmak gibi olacak. Ya da aynı müziğin içindeki birkaç notayı ortaya çıkartacağım ama ortaya çıkan melodi yine tümünden kopuk, garip bir ses olarak kalacak. O yüzden kısa keseceğim. Filmin ilk saniyesinden son saniyesine kadar her an birbirine öyle bağlı ki... Ama tek başına hiçbir anlam ifade etmiyorlar. Her bir sahnenin ölümüne sevinin, çünkü arkasından daha iyisi geliyor. Diğer sahne gelirken heyecanlanın ancak içten içe onun da ölümünü isteyin. Kendinizi kandırın, o anı hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayın. Ancak içten içe ölmeyi isteyin. Bırakın an size hakim olsun, ancak içten içe onu siz yaratın. Çünkü siz ana hakim olmaya kalkarsanız, aynadaki geçmiş ağır gelebilir...
Filmin ana teması 20. Yüzyılın en önemli felsefe akımlarından olan Varoluşçuluk. Varoluşçuluk, umutsuzluğa yol açtığı gerekçesiyle suçlanır. Ancak Camus der ki: umutu öldürürseniz, umutsuzluk diye bir şey kalmaz. Sartre da herkesin her şeyden sorumlu olduğundan bahseder durur. Her şey! Ağır bir sorumluluk gibi duruyor değil mi? Peki ya her şeyin sorumluluğunu üzerinize aldığınızda sizin için her şeyin mümkün olacağını bilseydiniz? Dostoyevski'nin roman karakteri Ivan Karamazov, fitili bu sözle ateşlemişti, 'Her şey mübahtır'. Gerçekten de hayatlarımızı asgari ücrete satamaz iken, rüyaları bedavaya alabilir miyiz?
Bir şey daha var: bittikten sonra sizin zamanınıza sızıyor. Filmi izlerken gerçekten o anı yaşıyorsunuz ancak bittiğinde ölmüyor, sizinle gelmeye devam ediyor. Bunu film kendisi yapmıyor, siz seçiyorsunuz! Bütün özgür iradenizle filmin içine girmeyi de siz seçiyorsunuz, bitince sizinle gelmesini de. Her şeyi seçtiğiniz gibi... Bu bir büyü ve büyücü olduğunuzu keşfediyorsunuz. İyi seyirler...
Bu Filmi Beğendiyseniz
Size tavsiye edeceğim film bu sefer farklı bir film. Kendi hayatınız... Rüyalarda buluşmak üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder