10 Temmuz 2015 Cuma

Shutter Island, Memento ve Şizofreni

 


    Bir tarafta Teddy Daniels (Shutter Island), bir tarafta Lenny (Memento)... Hakikat merakı olanlar için iki süper kahraman. Öncelikle şu soru sorulmalı: süper kahraman yaşamalı mı? Bu soruya verecek cevap için çok fazla vaktimiz yok açıkçası; bir güç var benim yerime cevap veren, o da kendim... İşte şizofrenin doğuşu!

   An itibariyle istediğimizi olduracak gücümüz var mı? Yoksa olanlar zaten bizim istediklerimiz mi? 'Oldurmak' kavramı zaten olan şeye bir etki olduğunu vurgulayan bir kavram, hakikatin göreli olduğunu vurgulayan... Geçmişi olmayan bir an vardı, geleceği de her zamanki gibi yoktu. O an olmayandı, ölümdü ve bu olmayan süper kahramandı. Teddy Daniels filmin sonunda der ki 'Merak ediyorum hangisi daha kötü olurdu, canavar olarak yaşamaya devam etmek mi yoksa iyi biri olarak ölmek mi?', iyi bir insan olarak ölmeye karar verseydik şu an olur muydu? Olmayan olmayışından başka birini sorumlu tuttu ve bir b ü y ü k  p a t l a m ayla bütün öfkesini kustu! İlk günah artık işlenmişti... Bilgi ağacının meyvesi yenmiş ve o fısıltı duyulmuştu, 'kim?'! Kendi olmayışından kendi sorumlu olmasına rağmen, süper kahramanımız ölümünü araştırmak için kendine bir geçmiş o l d u r d u. Baş gardiyanımızın Teddy Daniels'a insan doğasının şiddetten geldiğini söylemesi bizi Kierkegaard'a götürür. Kierkegaard bağnazlığı över, çünkü en muhteşem kendini aldatma bağnazca bir inanca bağlıdır ve olmayan ilk başta sorumluluktan kaçarak ölümünün sorumluluğunu olanlara atmasaydı şu an rüyasız bir uykudaydık. Belirsizlik ilkesine göre olmayan için olasılıklar sonsuzdur ve olmayan için h e r  ş e y mümkündür. Belleğimde 'geçmiş' olarak adlandırdığım kısım, kendimi o l d u r u r k e n kopya çekebileceğim bir defter... An gelir ve kendim hayatta kalabilmek için, o l a b i l m e k için ne gerekiyorsa onu yapar ve kendine bu eylemini meşrulaştırır. Bu hakikat iyinin ve kötünün ötesinde o l m a y a ndır ve tektir. Burada da yeni bir yalanla karşı karşıyayız, ama bu yalan, h a k i k a t e n yalan; eğer her şey olmayansa, iyi ve kötü diye bir şey yoksa hiçbir şey mümkün değildir! Tek mümkün olan bu andır ve her an ölmeye mahkumdur! Bizler ölümü severiz! Ölümü severek kandırır ve yaşarız! Ölümü sevgiyle cezalandırırız! A n ı severiz! Nietzsche'nin 'kaderini sev' olarak çevirebileceğimiz Amor-Fati kavramı da buradan gelir. Memento filminde Lenny, kendini kurtarabilmek adına kendi yaptıklarını Sammy adındaki uydurma karaktere yükler ve kendini buna inandırır. Teddy de Lenny'ye der: 'Sammy bir dolandırıcı'... Yarattığımız ve k ö t ü dediğimiz şeyler Aden bahçesindeki bir ateşli kılıç gibi tepemizde ve kendimizi korumak için h e r  ş e yi yapmaya hazırız. 


   Hakikat ironiktir, hatta ironinin kendisidir. Sürekli elimizden kayar gider, a n  gibi. Pardon an gibi değil, hakikat andır. Öldürün onu, hemen ardından da onu severek ritüelinizi tamamlayın ve bir sonraki ana geçin. Bazen herkes bir anda size dönüp de 'tamam biz de biliyoruz be kardeşim, oynamaya devam et işte!' diyecekmiş gibi gelmiyor mu size de? Yoksa ben mi şizofrenim? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder