Film Süresi : 95 dk.
Film Türü : Romantik,Komedi,Drama
'Mükemmel!' kelimesiyle yazıya başlamak istiyorum. Türünde izlediğim en iyi film olan (500) Days of Summer 2009 yılında Sundance Film Festivali'nde ayakta alkışlanmıştır. Mark Webb tarafından yönetilen filmin başrollerinde Joseph Gordon-Levitt (Dark Knight Rises,Don Jon,Inception) ve Zoey Deschanel (Yes Man) bulunmaktadır.
Evet ilk bilmeniz gereken ; bu film bir aşk hikayesi değildir. Tom'un (Joseph Gordon-Levitt) Summer'la (Zoey Deschanel) olan ve 500 gün süren ilişkisini doğrusal olmayan bir şekilde anlatır. Tom mimarlık okumuş, ancak bir tebrik kartı şirketinde yazar olarak çalışmaktadır. Summer'la tanıştığı güne kadar hiç gerçek mutuluğu yaşamamıştır. Michigan'dan gelen ve Tom'un patronunun asistanı olan Summer ise aşkın varlığına inanmayan,inanmak da istemeyen bir kızdır. Fragmanda paylaşılandan fazlasını yazmayı düşünmüyor ve kişisel bölümüme geçiyorum.
Kişisel
Evet yazarımız yaşadığı ayrılık acısını öyle bir anlatmış ki, bu filmi erkekliğin milli marşı olarak yorumlayabilirim. Daha önce hoş olmayan ve etkisi uzun süren bir ayrılık yaşayan her insanın daha bir ekstra hoşuna gideceğini düşünüyorum. Burdan itibaren yazacağım iki paragrafı filmi izledikten sonra okumanızı tavsiye ediyorum.
Genelde filmlerde bir aşk acısı olur ve çift bir şekilde birbirine döner. Evet buna mutlu son denir. Fakat karşınızda hayatınızın içine sıçan biri varsa mutlu son daha farklı olmalıdır. Fesat arkadaşların aklına intikam geldi biliyorum ama tabii ki ondan bahsetmiyorum. Bu film bir vazgeçmenin değil vazgeçebilmenin hikayesidir. Önyargıların nasıl oluştuğunun hikayesidir.
Tom'un asansör sahnesinde donup kalması, daha sonra Summer'ın dikkatini çekmek için yüksek sesle The Smiths dinlemesi filan inanılmaz komikti. İlişkide olmadığını iddaa eden Summer'a atarlanarak kapıyı çarpıp gittiğinde arkadaşımla gol sevinci yaşadığmızı hatırlıyorum. Ama herhalde en mükemmeli geçirdikleri ilk gecenin sabahındaki müzikaldi. Bu duygu daha mükemmel bir şekilde anlatılamaz. Sonunda tanıştığı kızın adının Autumn (sonbahar) olması ve iyi olanın bir şekilde hayatta kalmayı başarmasıyla bizde film sonunda yüzümüzde kocaman bir tebessümle ayrıldık.
Son olarak Tom'un dünya tatlısı kız kardeşine, 'expectations and reality' sahnesine, filmde duyduğumuz The Smiths şarkılarına ve en baştaki Jenny Beckman'a yazılan mükemmel nota ayrı bir parantez açıyor, iyi seyirler diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder