Film Süresi : 105 Dk.
Film Türü : Drama,Duygusal
Mike Mills tarafından yazılan ve yönetilen Beginners ilk olarak 2010 yılında Toronto Uluslararası Film Festivali'nde gösterilmiştir. Başrollerinde Ewan McGregor (Star Wars, Trainspotting, Perfect Sense), Mélanie Laurent (Inglourious Bastards, Now You See Me, Enemy) ve Christopher Plummer (A Beautiful Mind, The Girl With the Dragon Tattoo) oynamaktadır.
Film, Oliver'ın (Ewan McGregor), babası Hal'ı (Christopher Plummer) kaybettikten sonra yaşadıklarını flashbacklerle açıklayarak anlatıyor. Flashbacklerin özetini ilk paragrafta, Hal'ın ölümünden sonra Oliver'ın yaşadıklarını ise ikinci paragrafta anlatmaya çalışacağım.
Oliver'ın dünya tatlısı annesi Georgia (Mary Page Keller), Hal'a aşık olduğunda O'nun gay olduğunu bilmesine rağmen, bu durumu değiştirebileceğini düşünerek Hal ile evlenmiş. Sevimli gay amcamız heteroseksüel olamayınca, Oliver annesinin mutsuzluğunun gölgesinde büyümek zorunda kalmış. Hal, Georgia'nın kanserden ölümü sonrasında, Oliver'a gay olduğunu açıklayarak, hayatının geri kalanını bu yönünü keşfederek geçirmek istediğini söylemiş. Yaşamının son beş yılını, sonradan tanıştığı Andy (Goran Visnjic) ile hiç olmadığı kadar mutlu bir şekilde geçiren Hal da Georgia'yla aynı kaderi paylaşıp, kansere yenik düşerek ölmüştür.
Babasının ölümüyle, köpeği (Arthur) Oliver'a kalır. Boş vakitlerini sadece Arthur'la geçiren Oliver'ı arkadaşları bir gece zorla partiye götürür. Oliver partide Anna'yla (Mélanie Laurent) tanışır ve kısa sürede birbirlerinden etkilenirler. Anna, şehirde kısıtlı zamanı olan bir aktristtir. O'nun da kendine ait ailevi problemleri vardır. İkili, ortak enkazlarıyla yeni bir başlangıç yapmayı deneyecektir.
Bu iki paragrafı iç içe geçirdiğimiz zaman, karşımıza baya tatlı,duygusal bir film çıkıyor..
Kişisel
Filmde, yazar-yönetmenimiz, Oliver olarak kendisini canlandırmış. O yüzden filmi izler izlemez 'oyy kıyamam sana' deyip, Mike Mills'in yanına sıcak bir battaniye ile gitmek isteyebilirsiniz. Baya duygusal olmakla birlikte, ulaşmakta güçlük çektiğimiz pozitif duygularımıza köprü olabilecek bir film.
Georgia'nın oğluna karşı tavrı, Hal'ın gay olduğunu açıkladıktan sonraki doğallığı ve yakaladığı mutluluk, Anna'nın Oliver'a ulaşmadaki başarısı, Oliver ile Anna'nın birbirlerine savunmasız bakışları, dünya tatlısı köpeğimiz Arthur'a verilen altyazılar ve daha sayamadığım birçok şey duygularımızın kıpraşmasını sağlıyor. Ayrıca hayata adapte olmaya çalışırken kaybettiğimiz insani duygularımızı, bize az da olsa hatırlatıyor.
Bir Türk insanı olarak, 'babası eşcinselse çocuğu nasıl yaptı?', 'üff kız da iyiymiş', 'konuşan köpek mi olur?', 'bence senin baban da gay' gibi gereksiz diyaloglara girmeyelim. Tabi duygu patlaması yaşayıp, barda tanıştığınız ilk insana içinizi de kusmayın. Bu sadece bir film gençler. Ama güzel ve çok tatlı bir film. İyi seyirler :)
Georgia'nın oğluna karşı tavrı, Hal'ın gay olduğunu açıkladıktan sonraki doğallığı ve yakaladığı mutluluk, Anna'nın Oliver'a ulaşmadaki başarısı, Oliver ile Anna'nın birbirlerine savunmasız bakışları, dünya tatlısı köpeğimiz Arthur'a verilen altyazılar ve daha sayamadığım birçok şey duygularımızın kıpraşmasını sağlıyor. Ayrıca hayata adapte olmaya çalışırken kaybettiğimiz insani duygularımızı, bize az da olsa hatırlatıyor.
Bir Türk insanı olarak, 'babası eşcinselse çocuğu nasıl yaptı?', 'üff kız da iyiymiş', 'konuşan köpek mi olur?', 'bence senin baban da gay' gibi gereksiz diyaloglara girmeyelim. Tabi duygu patlaması yaşayıp, barda tanıştığınız ilk insana içinizi de kusmayın. Bu sadece bir film gençler. Ama güzel ve çok tatlı bir film. İyi seyirler :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder